ABD Başkanları Reagan, Clinton ve Bush'un ulusal sanat danışmanlığını yapan, Mektisa asıllı antropolog ve etno müzikolog Prof. Dr. Robert Grfias, Türkiye'nin kendisi için özel bir yeri olduğunu belirterek "Daha fazla geç kalmadan, müzik ve kültürünüze sahip çıkmalısınız" dedi.

Güzel, nedir? Farklı cevaplar verebiliriz, elbette. Ancak, eğer farklı kültür ve coğrafyalarda yaşayan insanlar tarafından, beğenilen, bilimsel olarak araştırılan, sesli, görüntülü ve yazılı olarak kayda değer bulunan. Ve dünyanın bir ucundan gelen, bu araştırma ve incelemeleri ülkemizde yapan bir antropolog, etno-müzikolog ve kültür bilimci olursa eğer, bu tespit ve değerlendirmeler, daha fazla dikkate değer olmalı değil mi? Ne yazık ki;  öz kültürüne, öz musikisine, öz sanatlarına yabancılaşmış bir toplumdan bahsediyorsak, bize ait ama aynı zamanda, insanlığın ortak değeri olan, kültür ve musikimiz, sanatımıza bakışımız ve değerlendirmemiz daha farklı ve özenli olmalı. ABD Devlet Başkanları R. Reagan, B. Clington, G. Bush'un ulusal sanat danışmanlığını yapan, Meksika asıllı Antropolog ve Etno-müzikolog olan Prof. Dr. Robert Garfias, dünya insanlık tarihi ve müzik tarihi açısından, çok önemli araştırmalara, çalışmalara ve belgesel kayıtlara imza atmış, müstesna bir insan. Yılar boyunca ülke ülke gezerek saha araştırmaları yapan Garfias Japonya, Kore, Okinawa, Filipinler, Meksika, Romanya, Mozambik, Guatemala, Honduras, Belize, Burma, Kosta Rika, Nikaragua ve Türkiye'de, çok önemli belgeseller hazırladı. Amerikan Üniversitelerinde,Türk Musıkisi hakkında ve Ney ve Tambur sazlarını uygulamalı eğitim ve öğretimlerini verdirmek için, Neyzen Niyazi Sayın ve Tamburi Necdet Yaşar'ı, Amerika'ya davet etti. İstanbul ve Türkiye'nin kendisi için özel bir yeri olduğunu belirten Garfias ile Türk Musıkisi ve müzik alemindeki yerini konuştuk.

2

Müzik dünyasına ait, geniş bir müzikal coğrafyaya ait çalışmalar yaptığınız. Bu çalışmalarınızdaki amacınız ne idi?

Farklı coğrafya ve kültürlere mensup topluluklar üzerine, ciddi şekilde ve uzun süreli teorik ve belgesel araştırmaları yanında, saha araştırmaları ile ses, video ve yazılı dokümantasyon arşiv ve koleksiyon çalışmaları yaptım. Hindistan, Meksika, Orta Amerika, Endonezya, Tayland, Zimbab, Filipinler, Mozambik, Japonya, Kore, İspanya, Burma ve Türkiye'de, uzun süreli çalışmalar yaptım. Saha araştırmalarında video ve ses kayıtları ile belgesel çalışmalar yaptım. Bu çalışmalarda antropolojik ve etnomüzikolojik değerleri dikkate almaya gayret ettik. Bu uzun yıllara dayanan süreç içerisinde, kendi ülke ve müzikal değeri açısından çok önemli değerlere sahip olan müzik adamları ile sazlarının virtüözü olan sanatçıların ses ve video kayıtlarını yaptım, arşivledim. Bu isimler arasında ilk aklıma gelen isimler arasında Ravi Shankar, Ali Ekber Han, Alla Rakha, İgor Stravinksy, Leonard Bernstein, Chet Baker ve Joe Albany sayabilirim.  Bütün bu geniş coğrafyadaki çalışmalarım, hiçbir kar amacı gütmeden insanların istifadesine açıktır ve önemli etnografik ve sanatsal malzemelerden oluşan bu koleksiyonun, sadece yaygınlaştırma amacı vardı.

MÜZİK VE İNSANLIK TARİHİNE HİZMET ETMEYE ÇALIŞTIM

Türk Musıkisi üzerine, ne tür  çalışmalar yaptınız?

Türkiye'den de Kani Karaca, Niyazi Sayın, Necdet Yaşar ve daha bir çok müzik insanı ile görüşmeler yaptım. Türkiye de, bu anlamda benim çalışmalarımda, çok önemli bir yer tutmaktadır. Çeşitli aralıklarla Türkiye'ye geldim ve müzik adamları ile olsun, kütüphanelerde olsun farklı mekanlarda araştırma ve incelemelerde bulundum. Bazı video kayıtlarını da derledim ve bu gün aramızda olmayan, çok değerli müzik insanları ile dost oldum. O yapmış olduğum video performansları bu gün, eskiye ait çok önemli bir arşiv değeri taşımaktadır.  Necdet Yaşar (Tambur), Cüneyd Kosal (Kanun),  Doğan Ergin (Ney),  Cüneyd Orhon (Klasik Kemençe) ve Recep Birgit (Solist) Hicaz faslı ve Sultan III. Selim ve  İsmail Dede Efendi'ye ait eserleri, 1972 yılında kayda almıştım. Yine Hafız Kani Karaca'nın, 1972 yılında Mevlüd i Şerif'in Merhaba Bahrinin video olarak, kayda almıştım.  Tamburi Necdet Yaşar'ı, 1973 yılında Nihavend taksimi, Tamburi Cemil Beyin Sirto, Mes'ud Cemil Beyin Saz semaisi, Zavil makamında taksim ve Udi Nevres Beyin Saz semaisi icra edilirken, arşiv olarak videoya almıştım. Bu gün bu çok değerli olan kayıtları, internetten izleyebilmek mümkündür.

KLASİK OLAN, KÜLTÜR DEĞERLERİ İNSANLIĞIN ORTAK HAZİNESİDİR

Türk Musıkisi hakkında saha araştırmaları ile birlikte, Amerika'da da okutulması ve öğretilmesi adına da, yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

4Aslında sadece 'Osmanlı Saray Musıkisi' olarak da adlandırılan, Türk Klasik Musıkisi değildi, ilgi alanım. Türk Halk ve Folklor Musıkisi de ilgi alanlarım arasında idi. Evet bu çok özel ve köklü ve üst seviyede saz ve söz müziğini etnomüzikolojik değer açısında ve bugün yaşayan dünya müziğinin, en özel mirasları arasında yer aldığı düşüncesi ile, Ameriika'da da üniversitelerde eğitim ve uygulamalı öğretiminin verilmesi gerektiğini düşünüyordum. Washington-Seattle Üniversitesi Etno-Müzikoloji Bölümü'nde direktörü idim. Türk Musıkisi'nin bu gün yaşayan çok özel ve önemli isimleri arasında yer alan Tamburi Necdet Yaşar ve daha sonra da  Neyzen Niyazi Sayın beyleri,  1972 yılında Amerika'ya davet etmiştim.  Öğrencilere başta Türk Klasik Musıkisi dersleri verildi. Daha sonra da sazlarının virtiözü olan Sayın ve Yaşar'dan Ney ve Tambur ders eğitimleri verildi. Bu iki usta müzik adamının, Amerika'da Türk Musıkisinin ve Ney ile Tambur sazının tanınmasında ve sevilmesinde büyük katkıları olduğunu düşünüyorum.

YAŞAYAN HAZİNELERE, SAHİP ÇIKILMALI

Türk Musıkisinde sizi etkileyen, isimler hangileridir?

Türk dostlarım lütfen, hiç kusura bakmasınlar ama bunu söylemek zorundayım ki; Türkler, çok özel ve çok değerli bir hazinen üzerinde oturmuşsunuz ama size ait kültür, sanat, tarih, folklor ve müzik değerlerinizin farkında değilsiniz, kıymetini bilmiyorsunuz. Kendi kültürünüzün, sanatınızın ve müziğinizin, kıymetini bilmiyorsunuz. Bu eşsiz kıymetli insanlığa mal oluş müzikal, kültürel ve sanat değerlerini de, bu işin ustası olan sanatkarları da, üstadları da, görmüyor, duymuyor, bilmiyor, kıymetine sahip çıkamıyorsunuz. Ve ben kendi adıma mutluyum, çünkü yıllar önce ses kayıtlarını videoya almış olduğum, sanatkarlar, bu gün o kayıtlar ile sattlarını, sazlarını icra ediyorlar. Ama bu gün o özel isimler yaşamıyor. Keşke daha fazla değerlendirilebilselerdi, daha fazla kıymetleri bilinebilse idi. Olan olmuş, giden gitmiştir ama hiç olmazsa bundan sonra, geçmişe ait Türk Musıkisi, Türk Kültürü ve sanatına sahip çıkmalı, korumalı ve yaşatmalısınız. Kani Karaca çok özel bir ses, çok özel bir kabiliyet ve çok özel bir hafızaya sahip bir sanatkardı. Kani Karaca gibi sanatkarlar çok nadir geliyorlar bu dünyaya. Daha önce de dediğim gibi, o gibi çok özel ses ve kabiliyete sahip olan sanatkarların sesleri, nefesleri bile kayıt altına alınabilmeliydi. Nefesleri bile fanusta muhafaza edilebilmeliydi. Sahip çıkılabilmeli ve adlarına madalyonlar bastırmalı idi.

3

İSTANBUL, ÇOK ÖZEL BİR ŞEHİR AMA SAHİP ÇIKMAK GEREKİR

İstanbul'a defalarca geldiğinizi ifade ettiniz. İstanbul sizin için ne ifade ediyor?

İstanbul tarihi, kültürü ve tabii güzellikleri ile çok güzel ve çok farklı bir şehir. Aslında sadece İstanbul değil, Türkiye gerçekten kültürü ile tarihi ile müziği, folklorü ve insanları ile çok farklı ve güzel bir ülke. Bu farklılık ve renkleri asırlarca bir arada yaşama kültür ve olgunluğunu gösterebilmiş, özel bir ülke. Bununla birlikte İstanbul'da müzik alanında uzun yıllara dayanan dostluklar kurduğum, güzel insanlar da var. Bu da beni bu şehri anlamlı kılmada, etkiliyor. İstanbul'da bulunduğum yıllarda, Topkapı Sarayı ve Ayasofya'ya gitmeyi çok severdim. Bu tarihi saray İstanbul'a hakim olan bir tepede inşaa edilmiş ve sarayın kendisi de, mimarisi de, müze olarak kullanılan bölümleri ve içerisinde sergilenen eserleri de, görülmeye değer güzellikte, muhteşem kültür mirasları. Osmanlılar İstanbul'u fethettiler ve Bizans mimarisin en özel örneği olan Ayasofya'yı, camie dönüştürdüler. O kadar çok sevildi ki, bu mimari eser daha sonra inşaa edilen camileri de, mimari olarak etkilemiş. Türkler güzele ait değerleri, hiçbir komplekse kapılmadan, kendi kültürleri ile sentezleyebiliyorlar.  İstanbul insanlık için bir kültür değeridir. Şehrin doğal dokusu, doğal kültürü ile yaşanılabilecek, güzel bir şehirdir.

PROF. DR. ROBERT GARFİAS KİMDİR?

1

Robert Garfias, 1932 yılında doğdu. California, Irvine Üniversitesi Antropoloji profesörüdür. Etnomüzikoloji Derneği Eski Başkanı (1985-1987); ve tanınmış bir akademik, kamu sanat politikası aktivisti ve belgesel müzik filmlerin erken yapımcısıdır. Dr. Garfias sırasıyla San Francisco State Üniversitesi ve UCLA, antropoloji ve etnomüzikoloji derece vardır. 1962 yılında, Washington Üniversitesi etnomüzikoloji programının kurumasında aktif görev almıştır. Washington Üniversitesi (Rektör Yardımcısı) ve California, Irvine (Sanat Fakültesi Dekanı) Üniversitesi'nde bir üniversite yöneticisi hem olmak için programı bıraktı. Kariyeri boyunca, Japonya, Kore, Okinawa, Filipinler, Meksika, Romanya, Türkiye, Mozambik, Guatemala, Honduras, Belize, Burma, Kosta Rika, Nikaragua da dahil olmak üzere dünyanın bir düzineden fazla alanlarda, alan araştırmaları yaptı. Bu ülkelerde, dil mastering ve Zimbabve.belgesel film ve ses kayıtları (alan kayıtları ve sanatçılar ve Seattle alanda yapılan diğer ziyaret stüdyo kayıtları her ikisi de) onun geniş koleksiyonu, Washington Etnomüzikoloji Arşivleri Üniversitesi'nde kayıtlıdır. Öğretim ve araştırma faaliyetlerinin yanı sıra, Sanat National Endowment, Smithsonian Institution ile yerel ve eyalet sanat kurumları ile danışma kurulları ile kamu politikası üzerinde, on beş yıl geçirdi. Japon müziği, ve Japon saray müziği onun uzmanlık alnıdır. 2003 yılından  bu yana, Osaka Ulusal Etnoloji Müzesi düzenli yardımcı öğretim üyesi olmuştur.  Türk Osmanlı Klasik Müzik sistemi ve diğer birçok müzikal gelenekler üzerine araştırmalar ve kayıtlar yaptı. Aktif kamu politikası alanında ve cumhurbaşkanlığının tayinli üyesi olarak sanat danışmanlığı yapmıştır. Arts Ulusal Konseyi ve Konsey üyesi ve Smithsonian Enstitüsü ile çok sayıda devlet ve yerel sanat kurumlarında görevler almıştır. Rising Sun, Japon hükümeti ödülü, Japon İmparatoru tarafından sunuldu özel bir törenle, Japon olmayan bir kişiye verilen, en yüksek onur Nişanı'na layık görüldü.