Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretinden önce, Şengal'e düzenlenen hava harekâtı önemli mesajlar içeriyor. Türkiye, kürsülerde, diplomasi masalarında söylediğini alanda da net bir şekilde vurgulamak için vurdu Şengal'i. Çünkü Şengal, hem Türkiye açısından çok önemli bir nokta, hem de PKK açısından. Kandil'in alternatifi yeni bir merkez kuruyor PKK Şengal'de. Suriye PKK'sı ile Kandil, Şengal'de kurulmakta olan karargahtan, yani tek merkezden yönetilecek. PKK'nın sözde askeri kanadı HPG'nin harekât merkezi olacak burası bir anlamda.

Türkiye'nin hava harekâtının önemli bir merkezi daha vardı: Karaçok Dağı...

PKK'nın "hendek savaşları" döneminde Nusaybin'e, Cizre'ye mühimmat ve militan sevk ettiği bir nokta Karaçok Dağı. Türkiye, Suriye ve Irak sınırlarının da buluştuğu bir nokta. Hava harekâtında PKK'nın ne kadar zayiat verdiği falan önemli değil. Çünkü, bu harekât "barutlu diplomasi" için planlandı ve yapıldı.

Mesaj Beyaz Saray'a, Pentagon'a verildi ve gayet açık:

"PKK'yı, Suriye'de kara gücü yapmanıza göz yummayacağız."

"Suriye'nin kuzeyinde yeni bir devlet kurulmasını kabul etmeyeceğiz."

* * *

Türkiye, NATO konsepti gereği hava harekâtını önceden ABD'ye bildirdi. ABD'li yetkililerin de bunu bizzat yönettikleri PKK'ya bildirdiğinden kuşku yok. Zaten daha hava harekâtına katılıp Diyarbakır'a dönen jetlerin motoru soğumadan, ABD'li üst düzey bir komutan Karaçok Dağı'na giderek incelemelerde bulundu. Hemen yanıbaşında PKK'nın üst düzey yöneticilerinden biri olan Şahin Cilo kod adlı Ferhat Abdi Şahin'le birlikte...

Önce hasar tespiti yaptı ABD'li komutan ve PKK, ardından bir sonraki hamleyi planladılar.

Pentagon'un da onayını aldıktan sonra sınır karakollarımıza taciz ateşine başladılar.

Havan, kamyonetlere yüklenmiş Docka yanında ABD üretimi Zagros'larla sınırımıza ateş açmaya başladı PKK. Türkiye'de top atışlarıyla karşılık verdi.

Bir nevi "düşük yoğunluklu" savaş hali yani. Bir yanda Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi binaları ve üniformalı askerleri, karşı tarafta ise ABD'li komutanlar ve emrindeki "sözde özgürlük savaşçısı Marksist" PKK militanları...

ABD'nin son bir yıl içerisinde ağır silahlarla donattığı PKK'nın ateşlediği Zagros'lar. "Zırh delici" özelliği de olan önemli bir silah Zagros. Amerikalı paralı askerlerin, yani Black Water'in ilk olarak Irak'ta kullanmaya başladığı silah, paralı askerlerle PYD'nin DAEŞ'e karşı Kobani'de yaptıkları işbirliğinin ardından PYD'nin de eline geçti.

ABD'nin, Suriye PKK'sını yani PYD'yi Rakka operasyonunda kullanmaya karar vermesinin ardından daha fazlasına sahip oldu örgüt. Black Water uzmanlarının eğittiği "PYD özel kuvvetleri"nin kadro silahı oldu bir anlamda.

* * *

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mayıs ayının ortasında ABD'ye gidecek ve henüz koltuğuna alışamamış Başkan Donald Trump'la Oval Ofis'te görüşecek. İki ülke arasında Büyük Ortadoğu Projesi müttefikliğinin kurulduğu tarihlerden bu yana belki de en önemli görüşme olacak bu. ABD; Rakka'yı (kendi kurduğu ve yolunu açtığı İslâmi görünümlü şeytanlar örgütü olan) IŞİD'ten temizlemek için Suriye PKK'sını "müttefik" olarak görüyor. Hatta bunun için uzun süredir yatırım yapıyor. ABD kamuoyunun, Ortadoğu'dan hiç bir askerin tabutla gelmesine tahammülü olmadığını Obama da biliyordu, Trump'ta öğrendi... ABD bu savaşı kazanmak istiyor ama hiç bir vatandaşını kaybetmeden... Bu savaşa gerekçe oluşturmak için 11 Eylül 2001'de İkiz Kuleler'de 2 bin 996 kurban verdi. Ardından "kimyasal silah" yalanıyla geldiği Irak'tan 4 bin 747 askerini tabutla taşıdı ülkesine ABD... Obama'ya seçimi kazandıran da bu tablo oldu zaten.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Trump arasında Suriye ve Rakka pazarlığı yaşanacak. Erdoğan, "PKK'yı kabul etmeyiz" diyecek, Trump "Biz tüm planlarımızı bunun üzerine yaptık, işinize gelirse..." diyecek muhtemelen.

* * *

ABD'nin Kürt savaşçılardan, yani yılların terör pratiği olan PKK'dan kolay vazgeçmesi mümkün değil. Hatta, "Marksist görünümlü" PKK'yı, "emperyalist" ABD'ye muhtaç etmek için hayli ter döktü ABD. Paris'te öldürülen PKK'nın 3 önemli kadını ile "ekonomik kıskaç" oluşturan ABD, örgütün en önemli silah kaynağı olan Ded Hasan'ı da ortadan kaldırarak "lojistik" anlamda kendisine mecbur etti PKK'yı. "Çatışmasızlık dönemi" denilen "çözüm süreci" de örgütün devşirilmesi için hayli faydalı oldu ABD açısından. Şimdi PKK, ABD'nin karanlık savaş şirketi Black Water'in gönüllü lejyonerleri arasında yer alıyor. Satranç tahtasında bir piyonu daha var Beyaz Saray'ın...

Ortadoğu'da "müttefik" olarak yola çıktığımız ABD ile, PKK üzerinden savaş halindeyiz. Şehir savaşlarını biz kazandık, ama bu arada içimizdeki hainler yüzünden çok yıprandık. Ama savaş devam ediyor. Bu yüzden iç politikadaki kör döğüşünde debelenmek yerine, emperyalizme karşı tek vücut olmayı başaracak formüller üretmemiz şart.