Çok değerli hocamız Prof. Dr. Ahmet Yörük, Kültür Ocağı Vakfı (KOCAV) Seminerleri 2018-2019 eğitim dönemi açılış dersinde anlattı.
Gençlerimizin büyük çoğunluğu, 6 Ekim’in önemini bilmiyor, bazıları da 6 Ekim tarihini İstanbul’un fethi sanıyor, dedi.
Ahmet Yörük hocamızın gençlerimiz diye bahsettiği İstanbul’da okuyan üniversite öğrencileri ve mezunları…
Bırakın İstanbul’da yaşamayı, Türkiye’nin neresinde yaşarsanız yaşayın…
Hatta dünyanın öbür ucunda yaşayan Türkler bile 6 Ekim’in ne demek olduğunu bilmiyorsa çok ciddi sorun var demektir…
Kurtuluş Savaşı’nda yedi düvelle savaştık. Milli şair Mehmet Akif Ersoy’un veciz şekilde ifade ettiği gibi “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavarı” dize getirdik.
İstanbul, 13 Kasım 1918’de İngilizlerin başını çektiği düşman askerleri tarafından işgal edildi. 
4 yıl 10 ay 23 gün işgal devam etti…
Çok şükür ki, 6 Ekim 1923’te İstanbul tekrar asıl sahiplerine kavuştu… Düşman işgalinden kurtuldu… 
Gel gör ki, 6 Ekim’de İstanbul’un kurtuluşu ile ilgili neredeyse tören bile yapılmadı. Birkaç gazete ve televizyonda kısa haber yer aldı… Hepsi o kadar…
Eskiden kurtuluş günlerinde o ilin okulları tatil olur, görkemli törenler düzenlenirdi. Hatta Kurtuluş Savaşı temsili güçlerle canlandırılırdı…
Maalesef birilerine yaranmak için kurtuluş günlerini kaldırdık…
Şimdi ne kurtuluş günlerini biliyoruz, ne de kurtuluşu…
İstanbul Üniversitesi’nin on binlerce öğrencisi var…
Hemen İstanbul Üniversitesi’nin alt tarafında Vezneciler’de 16 Mart Şehitleri Caddesi var…
Öğrencilere ve hatta üniversite hocalarına sorulsun… 16 Mart Şehitlerinin ne olduğunu, bu caddeye niçin bu ismin verildiğini kaç kişi bilecek?
15 Mart’ı 16 Mart’a bağlayan gece (1920) İngilizler tarafından İstanbul’da karakol basılarak, 10. Kafkas Tümenindeki Müzika askerlerimiz şehit edilmişti… Elinde silah bile olmayan askerlerimiz katledildi…
Esaretin ne demek olduğunu bilmezsek, hürriyetin ve bağımsızlığın kıymetini anlayamayız…
6 Ekim’i de, kurtuluş günlerini de, Kurtuluş Savaşı’nı da asla unutmayalım…
Hele hele başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Kurtuluş Savaşı kahramanlarını hiç unutmayalım ve asla unutturmayalım…
 
*****
Cevapsız tek soru

Mustafa Kemal Atatürk’ün ömründe tek bir soruya cevap veremediği anlatılır. Olay şöyle gelişir… 
Mustafa Kemal, Mersin gezisindeyken şehirde gördüğü büyük binaları merak eder ve sorar:
- Bu köşk kimin?
- Kirkor'un
- Ya şu koca bina kimin?
- Yargo'nun
- Ya şu görünen bina kime ait?
- Solomon'un
Atatürk sinirlenerek sorar:
- Onlar bu binaları yaparken siz neredeydiniz?
Toplananların arasında yaşlı bir köylünün sesi duyulur: 
- Paşam, biz Yemen’de Tuna boylarında, Balkanlar’da, Arnavutluk dağlarında, Kafkaslar’da, Çanakkale'de savaşıyorduk!
Atatürk, duygulanarak bu hatırasını anlatırken, “Hayatta cevap veremediğim yegane insan bu aksakallı ihtiyar oldu…” demiştir.

  ***

TEBESSÜM

Engel

Niyazi Ahmet Banoğlu anlatıyor…
Bir Amerikalı kadın gazeteci, Atatürk'e; “İşlerinizde nasıl başarılı oluyorsunuz?” diye sorar.
Atatürk’ün cevabı şöyledir:
- Ben bir işte nasıl başarılı olacağımı düşünmem. O işe neler engel olur, diye düşünürüm. Engelleri kaldırdım mı, iş zaten kendi kendine yürür…

*****
GÜNÜN SÖZÜ
Egemenlik verilmez, alınır.
Atatürk