Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı Esnaf, Sanatkârlar ve Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü 33. Ahilik haftasının bu yıl 14 - 20 Eylül 2020 tarihleri arasında yapılacağını duyurmuştu. Bu bağlamda; Ahilik haftası kutlamaları 14 Eylül Pazartesi günü Kırşehir’de düzenlenen etkinliklerle başladı. Ahilik haftası her yıl Eylül’de Ticaret Bakanlığı'nın bünyesinde Kırşehir Valiliği, Kırşehir Belediyesi, Ahi Evran Üniversitesi, TOBB, TESK ve TESKOM'un desteğiyle gerçekleştiriliyor.

Ahilik Haftası etkinlikleri kapsamında; fuar, kermes, sergi, ikram ve benzeri faaliyetler yapılıyor. Konferans, seminer, sempozyum panel gibi bilimsel toplantılar, resim, şiir, kompozisyon gibi yarışmalar, film, video gösterileri, tiyatro oyunları ve müzik dinletileri düzenleniyor.

Ahilik kurumunun günümüzdeki karşılığı esnaf ve sanatkârlar odası diyebiliriz. Ahilik  geleneklerini gelecek nesillere aktarmak için 1988 yılında Kırşehir’de başlayan etkinlikler, 15 yıldır ülke genelinde bir esnaf bayramı olarak kutlanıyor.

Ahilik haftasında esnafın tadı tuzu yok!

Esnaf ekonomik darboğazda ahilik haftasına girdi. Döviz kurunun yukarı doğru seyretmesi, Türk parasının değer kaybetmesi, enflasyonun çift hanelerde olması esnafın tadını tuzunu kaçırmıştı. Korona virüs salgınında vaka sayılarının artması nedeniyle yeni bir kısıtlama beklentisi esnafı kara kara düşündürmeye başladı. Kiralarını ödemekte zorlanan bazı esnaflar kepenkleri kapatmıştı. Eğer ikinci bir kısıtlama gelirse kepenklerini kapatmaya hazırlanan esnaflar var. Bu şartlar altında ahilik haftasına giren esnafımıza Allah kolaylık versin.

Dürüstlük ve dayanışmayı sanatla birleştiren ahilik teşkilatı…

Kur’an’a ve Hz. Peygamber’in sünnetine dayandırılan prensipleriyle İslâmî anlayışa doğrudan bağlı olan Ahilik teşkilatı, Türk Milletinin Anadolu’ya yerleşmesinden itibaren yiğitlik, cömertlik ve kahramanlık vasıflarıyla özdeşleşmiştir. Bütün prensiplerini dinin asıl kaynağından alan ahiliğin esaslarını içeren bir anayasası vardı. Fütüvvetname adı verilen ahilik teşkilatının anayasası teşkilâta girecek kimseleri ilk önce bu anayasada belirtilen kurallara göre süzgeçten geçiyordu.

Fütüvvetname’ de dini ve ahlaki değerleri ön planda tutan ahilik, teşkilat mensuplarında bulunması gereken vasıfları şöyle sıralıyordu. Vefa, doğruluk, emniyet, cömertlik, tevazu, affedici olma ve tövbe. Yalan, gıybet, hile, gibi davranışlar ise meslekten atılmayı gerektiren davranışlardı. Ahilik teşkilatı, Türk yurdunun doğruluk, dürüstlük, alın teri ve helal kazanç ile ayağa kalkacağını şiar edinmiştir. Bu bağlamda; Esnafın işlerini düzgün yapması, haramdan, rüşvetten, usulsüz işlerden uzak durması ahiliğin gereğidir.

Ahilikte kalite ve standart anlayışı…

Büyük şehirlerde çeşitli gruplar halinde teşkilatlanan ahîlerin her birinin müstakil bir zaviyesi vardı. Küçük şehirlerde ise muhtelif meslek grupları tek bir birlik teşkil edebiliyorlardı. Anadolu Selçuklu Devleti zamanında bu birlikler mesleklere ait problemleri halletmekte ve devlet ile olan münasebetleri düzenlemekte idiler. Mal ve kalite kontrolü, fiyat tespiti, bu birliklerin aslî görevi idi.

Ahi teşkilatının kurucusu sayılan Ahi Evran, Her esnafın sağlam iş yapıp yapmadığını, müşterilere karşı davranışlarını kontrol etmiş, üretilen malların kalite standartlarında olmasına çalışmıştır.

Ahi teşkilatında kalite anlayışı, müşteri odaklı üretim ve her kademede yürütülecek eğitim anlayışından geçmektedir. Mal ve hizmet üreten ahiler her şeyden önce müşteri isteklerini göz önüne almak zorundaydılar. Kaliteli mal ve hizmet üretimi, iyi eğitilmiş çırak, kalfa ve ustalardan oluşan personel kadrosuyla sağlanırdı. Günümüzde toplam kalite yönetiminin de esası müşteri odaklı; ürünlerin ve hizmetlerin üretim süreçlerinin sürekli iyileştirilmesi yöntemleriyle, sıfır hataya yaklaşma felsefesidir.

Ahilik teşkilatının kalite ve standart anlayışı 13. yüzyıldan günümüze ışık tutmuştur. 1502 Osman İmparatorluğu döneminde Kanunname-i İhtisab-ı Bursa ( Bursa Belediyesi Kanunu ) dünyanın ilk standart kanunu olarak tarihe geçmiştir. Sultan II. Bayezid dönenimde, yürürlüğe giren kanun dünyanın ilk standardı olarak günümüzde hala geçerliliğini korumaktadır.

Ahi birliklerinde ustaların üreteceği ürün belirli bir standarda bağlandığı gibi, alacakları çırak sayısı da standarda bağlanmıştır. Usta sadece ahi teşkilatının öngördüğü kadar çırak alabilirdi. Çünkü çırakların sayısı çok olursa işyerinde eğitim, üretim, kalite ve standart istenilen özellikte gerçekleşmeyecek ve kontrol güçleşecektir. Eğer bir usta kalitesiz mal üretir, üretim standardına uymaz, kalfaların ücretlerini vermez, çıraklarını sömürür, onlara bildiklerini öğretmez ve kendinden beklenen görevleri yerine getirmezse, ustaya işyeri kapatma cezası verilirdi.

Pabucu dama atmak!

Türkçe’de hala mevcut olan “pabucu dama atmak” deyimi, bir Ahi deyimi olup, Ahiliğin kalite kontrol sistemini çok güzel ifade etmektedir. Ahilikte üretilen kaliteli mal ve hizmeti ucuza satmak esastı. Kalitesiz bir malı fiyatından daha yüksek bir bedelle satan esnafın “pabucu dama atılırdı”.

Bazı esnafların imalatı, standartların altına düşürmesi, sahte mal imal ederek hakiki gibi piyasaya sürmesi hususları da esnaf arasında tepkiyle karşılanıyordu. Bu gibi hallerde ikazlara ehemmiyet verilmeyip, kalitesiz imalata devam edenlerin dükkânları, Kethudalar (esnaf odası başkanları) tarafından kapatılırdı. Bu cezayla da kendisine çekidüzen vermeyenler daha ileri gittikleri takdirde esnaflıktan ihraç edilirdi.

Ahilik anlayışının günümüzde iyi anlaşılıp benimsenmesi doğruluk, dürüstlük, alın teri ve helal kazancı beraberinde getirecektir. Türk milletinin doğruluktan, dürüstlükten taviz vermeden, alın teri ile helal kazancı birleştirip bunu hayat felsefesine dönüştürmesi gelecek nesillere bırakılacak en değerli miras olacaktır. Türk yurdunun yeniden şaha kalkıp, kuralla uyan değil, kuralları koyan küresel bir güç olması bu anlayışta gizlidir.

Bu vesileyle esnafımızın ahilik haftasını kutluyor, hayırlı ve bereketli kazançlar diliyorum.