Nusret'i tanımayan yok artık. Hatta adı ülke sınırlarını öyle bir aştı ki, yakında New York'ta da şube açacak. Ancak geçen hafta Etiler'deki restoranında başına gelen "talihsizlik" bu durumu nasıl etkileyecek şimdilik bilinmiyor. Gidenler bilir, gitmeyenler gazetelerden okumuştur. Restoranda turistlere "yangınlı" görsel şov yaparken üçü yabancı, ikisi restoran çalışanı 5 kişi yaralandı. Üstelik yaralananlardan birinin durumu ağır. Türkiye'deki şarbon salgınından etkilenmeyen, etlerle oynayıp, tuzu tuhaf bir şekilde üstüne serpen bu Reşitpaşalı kasap çırağı nasıl oldu da "bugünlere" geldi, kim keşfetti, nasıl milyon dolarlara hükmedecek güce sahip oldu?. Zira kendisi de anlatıyor çocukluğunun çok yoksul geçtiğini... "Az laf yalansız, çok para haramsız" olmaz gibi muhteşem bir atasözümüz var. Biz de "nasıl oluyor da oluyor" diye biraz sağdan soldan soruşturduk. Karşımıza ilginç bir PR çalışması çıktı.

Tamamen PR çalışması

Sanıldığının aksine Nusret çok parayı "çalışarak" değil, tamamen PR yani reklam çalışması sayesinde kazanıp büyümüş! Hamisi de Ferit Şahenk. İddiaya göre, Ferit Şahenk Nusret'in çalıştığı küçük çaplı bir restoranda tuzu serpişini, ete dokunuşunu, göz süzmesini, yakınlaşmasını vs. keşfetmiş. Çağırmış yanına "Seni ünlü yapacağım" minvalinde bir konuşma yapmış. İşte ne olduysa ondan sonra olmuş. Etle olan nazik ilişkisini kullanan Nusret, Şahenk'in 2 milyon dolarlık PR çalışması sayesinde Nusr-et olmuş. Şahenk'in gıda sektörüne yaptığı yatırımlar ortada, hatta dünyaca ünlü restoranların franchising'i onda, Fransız, İtalyan şefler de elinin altında. Sanırız bir de yerli ve milli bir markası olsun istediği için paradan kaçınmamış. Hatta paradan o kadar kaçınmıyor ki Türkiye'deki restoranlar da dahil Nusr-et'e gelip yesin, içsin diye dünyaca ünlü isimlere yüzbinlerce dolar akıtıyor. Neyse para Şahenk'in sonçta... Şimdi ise turistleri yakmanın bedeli karşılığın ne kadar ödeyecekler henüz bilmiyoruz. Ancak turistlerin şikayetçi olduğunu ve Ferit Şahenk'in cebinden yüklü bir miktarda tazminat çıkacağının farkındayız. Öğrenince bunu da yazacağız. 

Hayvana eziyet nirvana yaptı

Konu, şarbon, etler ve hayvanlardan açılmışken, algıda seçicilik yapmadığımız direk gözümüze sokulan Türkiye'nin "hayvanlarla intikamı" epeydir gündemde. Kedilere, köpeklere ve daha birçok canlıya eziyet eden, işkence yapan, öldüren, sakat bırakan insan kılıklılar etrafımızda ve hızla çoğalıyorlar. Şimdiye kadar Türkiye'de hiç yaşanmadığı kadar çok hayvana işkence yaşanmaya başladı. Nedeni az çok tahmin ediliyor. Türkiye, toplumsal cinnet geçiriyor, yoksulluk, ekonomik kriz, işsizlik, parasızlık kısaca bir insanın başına gelebilecek tüm felaketler birarada yaşanıyor. Bir kısmı belki bu durumla başa çıkıyor olabilir, ama ağırlıklı kesim ya insan öldürüyor, ya hayvan... Bu ortalıkta dolaşan hayvan düşmanlarının bir süre sonra insanlara da işkence yapmayacağının, ya da öldürmeyeceğinin garantisi yok. Başkanlık hükümeti seçimden önce "söz verdiği" hayvana yapılan eziyet karşılığı hapis cezasına ilişkin tasarıyı mutlaka Meclis'e getirmeli. Buna bir milletvekilinin bile hayır diyeceğini sanmıyorum. Zira dünyada tüm seri katiller "işlerine" hayvan öldürerek başlıyor.